16 Aralık 2015 Çarşamba

Aslı Karabulut Röportajı (KPiBT #3)







Kan Kırmızı turu kapsamında sevgili Aslı Karabulut ile KPiBT adına bir röportaj yaptım. Bence yazarımız sorularımıza oldukça detaylı cevap verdiği için çok başarılı bir röportaj oldu. Bakalım siz de Kan Kırmızı ve yazarımız hakkında merak ettiklerinize cevap alabilecek misiniz?


Merhaba Aslı, nasılsın? :D Bayadır istediğimiz röportaj, şimdiye nasipmiş, teşekkürler şimdiden. °~°

Merhaba :) Teşekkür ederim, sen de iyisin umarım :) Gerçekten de uzun zamandır bu anı bekliyorduk :) Nihayet keyifle başlayabiliriz ;)




Biraz kendinden bahseder misin bizlere? Aslı Karabulut kısaca kimdir, nelerden hoşlanır, boş vakitlerinde neler yapar? Hepsini bilmek istiyoruz. :D

29 yaşındayım. Edebiyat Fakültesi mezunuyum. Bilgi ve Belge Yönetimi okuduğum için kitaplara olan asıl ilgim ve aşkım o dönemden gelme ;)
2009 yılından bu yana özel sektörde, finans alanında özel asistanlık yapıyorum. Bununla birlikte artık bir yazarım :) Kitap okumak, yazmak, çay, kahve ve tatlı vazgeçilmezlerimdendir. Her boş vaktimi yazmaya ayırdığım gibi, planlı bir çalışmayı da benimsediğim için hayatımın çoğu zamanı yazmakla ve profesyonel işimi yapmakla geçiyor. Yaptığım her şeyin stresiyle birlikte keyifli yanları da var. Yoğun iş ve yazma temposu içinde elimden geldiğince kendime de vakit ayırıp, mutlaka akşam buluşmaları düzenliyorum. Arkadaşlarımla yemek yiyip, ardında kahve eşliğinde sohbet etmeyi seviyorum.Kitaplarım ve bununla ilgili programım hakkında konuşuyorum. Onları dinliyorum :) 



Peki, bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebildin? Ya da kendini ‘yazar’ olarak tanımlıyor musun?

Yukarıda da ifade ettiğim gibi artık bir yazarım. Bu mesleğe profesyonel olarak girişim 2014 Aralık ayı. Ama bunun öncesinde 2011 yılından bu yana ufak tefek, basit şeyler yazıyordum. Yazdığım her bir kitap, bir öncekinden daha profesyonel dokunuşlara sahip olmaya başladı. Aldığım geribildirimlerin neredeyse hepsi gayet olumlu. Tarz ve kalem gücü olarak Türkiye'nin E.L. James'i ve Sylvia Day'i diyen de var; dil ve anlatımımın özgün olmasıyla birlikte tutkuda çığır açtığımı söyleyen de :) Bunları duymak gerçekten harika. Yazdıkça kalemimin güçlendiğini ve daha iyiye gittiğimi hissedebiliyorum. Elbette bu yolda gidecek yolum, aşılacak engeller var. Bunların her biri benim için sonraki basamağa ulaşmamda önemli faktörler. O yüzden her birini göğüsleyecek gücüm de var, azmim de.  



Bir kitabı tamamlaman ne kadar sürüyor ortalama olarak?

Ortalama 4-5 ay sürüyor bir kitabı hakkıyla yazarak düzenlemesini yapıp, 'Bu oldu,' demem. 



Bir kitabı yazarken seni en çok neler zorlar?

Aslında zorlayan bir faktör olduğunu söyleyemem. En başından kurgu ve karakterler arasındaki ilişkiler belli olduğu için kalemim kör noktaya rastlamıyor. Sadece Eylül Çıkmazı'nda (spoiler vermeyeyim) bir olayı sağlam ve akla yatkın bir şekilde bağlama konusunda bir süre düşünmem gerekmişti. Elbette olay belliydi. Ama okuyucuyu tatmin edici, sağlam bir anlatımla orayı geçmeliydim. Okuyanlar bilir; o kısmı başardığıma inanıyorum. Zaten aldığım geribildirimler de bu yöndeydi. 



Esin kaynağım diyebileceğin neler ya da kişiler var mı, varsa bizimle paylaşabilir misin? *-*


Açıkçası esin kaynağım yok. Benim en büyük gücüm, hayal dünyam. Onu yönetmeyi biliyorum. Gereken yerlerde onun da beni yönetmesine izin veriyorum. Başarılı ve sağlıklı bir alış veriş oluyor :) Bunun haricinde klasik müzik, dünyamı zenginleştiren en önemli öğe.



Yazmak yetenek işi midir? Öğrenilebilir mi?

Yazmak öğrenilebilir elbette. Yazdıkça daha iyiye gittiğimi söylemiştim. Tecrübe edindikçe gelişmeye açık bir eylem.
Yetenek işi olan, yazıya dökülenleri gerçekten hissetmek ve okuyucuya da hissettirebilmek. Bütün okuyucularımdan, ''Duyguları birebir hissettim; sanki oradaydım; sanki 'o' bendim,'' sözlerini defalarca duydum. İşte bu, her şeye değer. 



Pekala biraz da kitabından bahsedelim. :D Öncelikle kitabın adı nasıl ortaya çıktı, neden Kan Kırmızı?

Kitabın adını bulmakta zorlanmadım. Kafamdaki kurgu o kadar belliydi ki, olabilecek en doğru isim buydu bana göre. Kitabı okuyanlar bilirler; burada baskın karakter Emir Soylu. Kitap da onun hissettiği aşkın yoğunluğunu, tutkusunu ifade ediyor. Aşkı tanımlayan en güzel kelime kırmızıdır benim için. Emir için de öyle ;) Finalde şöyle diyor Emir: ''Kan kırmızı bir elbise seçmiştim onun için. Aşkımın büyüklüğü ve yoğunluğu kadar kırmızı...''



Kan Kırmızı’yı yazarken canını sıkacak bir olay yaşadın mı?

Kan Kırmızı'yı keyifle yazdım. Her şey olması gerektiği gibiydi. Su gibi aktı diyebilirim. 




Genelde hepsi 'Henim bebeklerim.' diye cevap verilen soruyu da sormayı ihmal etmeyelim ama bu sefer sorumuz sadece Kan Kırmızı ile sınırlı kalsın. :D En sevdiğin karakterin? (Kesinlikle hepsi cevabını kabul etmiyoruz haberin olsun. ehehhehe ;) )

:))) Hep öyledir ama ;) En sevdiğim karakterim Emir Soylu :) 



Sonraki projelerinden bahseder misin bizlere?

En sevdiğim soru bu oldu :) Sırada çok daha güzel şeyler var. Tutku ve Tehlike Serisi, ardından da Dokunuş Serisi. Ama bildiğin üzere bir Aşk Bestesi var ki çok sevildi :) Şu anda Eylül Çıkmazı'na paralelde Aşk Bestesi'ni düzenliyorum. İkisi için de heyecanlı ve sabırsızım. Sırada hangisi var, ben de bilmiyorum; çünkü henüz karar vermedim. Duruma göre bakacağız. Normalde Aşk Bestesi'ni tek kitap olarak düşünmüştüm, ama ikinci kitapla tamamlamayı kafama koydum ;) İsmi de belli, kurgusu da. O da sürpriz olacak ;) Tutku ve Tehlike Serisi'ni kitap olarak raflara yerleştirdikten sonra bu kitabı araya koyabilirim. Zaten ben klasik olarak, Dokunuş Serisi'nin ilk kitabının çalışmasını yürütürken sonraki seriyi kurgulamış olurum :))) Tıpkı Eylül Çıkmazı'nın bitimine yakın Dokunuş Serisi'ni kurguladığım gibi ;) 




Bizimle bu röportajı gerçekleştirdiğin için çok teşekkürler, başarıların daim olsun. <3

Bu keyifli röportaj için ben teşekkür ederim Kırmızı Pelerinliler'e ;) Diğer röportajlarımda da görüşmek üzere ;) 




3 yorum: