15 Eylül 2016 Perşembe

Çilek Mevsimi - Burcu Büyükyıldız (Kitap Yorumu)






Kitap Adı: Çilek Mevsimi

Yazarın Adı: Burcu Büyükyıldız

Yayınevi: Ephesus Yayınları

Sayfa Sayısı: 512

Ait Olduğu Seri: Aşkın Renkleri #1







TEHLİKELERLE ÖRÜLÜ GEÇMİŞİNİ SİLMEYE KARARLI BİR ADAM... MÜKEMMEL HAYATI ANİDEN TEPETAKLAK OLAN GENÇ BİR KIZ... VE TUTKUNUN ATEŞİYLE YANAN, SÜRPRİZLERLE DOLU BİR AŞK...
Yağız İlhanlı, hayatının kontrolünü elinde tutmayı seven, güçlü ve gizemli bir adamdı. Ateş hattından farksız yaşamını ardında bıraktığını düşünse de, yabancı olduğu aşktan alevler bir adım uzağındaydı. Büyüleyici bir güzel tesadüfen hayatına girdiğinde, aralarındaki tutkulu çekime direnmek kolay olmamıştı.
Güzelliği, neşesi ve masumiyetiyle etrafındaki her erkeği büyüleyen Mira Aras, mutlu ve kusursuz bir hayat yaşıyordu. Bir bahar günü tanıştığı karizmatik yabancıyla ezberi bozulmuş, pervasızca peşinden gittiği aşk, nefes alma sebebi olmuştu.
Kaçınılmaz duygular ikisini de kuşatırken, Yağız aşkı imkânsızlığın içinde bulacaktı. Geçmişin gölgeleri mutlu olmalarına izin vermeyecek, hoyrat bir ayrılığa esir olacaklardı.
Karanlığa saklanmış sırlar aydınlandığında, bir daha gitmemek üzere geri dönen Yağız, terk ettiği kızı aynı bulabilecek miydi?
Mira, özlem dolu kalbini özgür bırakabilecek, bir kez daha aşka teslim olabilecek miydi?
 







Herkese merhaba! Aradan yine uzun bir zaman geçti farkındayım fakat tur işi olmayınca bloga yorum girmek beni zorluyor :D Bu üşengeç zamanlarımı Çilek Mevsimi ile bitiriyorum.

Çilek Mevsimi'ni iki sene önce ilk defa basıldığında da almış ve de bayıla bayıla okumuştum. Buradan eski yorumuma ulaşabilirsiniz. İki sene önce Burcu Büyükyıldız'ın kalemine aşık olmamı sağlayan Çilek Mevsimi yeni basımı ile bunu 3'e 5'e katladı diyebilirim.




"Kalbi ona aitken, nefesi nefesine karışıp teni kokusuna bulanmışken, soluk alabildiği her gün aynı mevsimin kollarındaydı. Kulağına fısıldanan aşk dolu sözler, ateşe veren dokunuşlar ve burnuna dolan çilek kokuları dün gibi aklındayken, sonsuza dek sürecek tek bir mevsimde esir kalmıştı."



Kısacık bir özet geçeyim diyeceğim ama gerek olmadığı düşüncesindeyim arka kapak yazısı yeterince içerik hakkında size bir bilgi sağlayacaktır.

Yorumumda ilk basım ile kıyaslama yapmayacağım, yeni bir kitap şeklinde yorumlayacağım ama şunu belirtmek istiyorum Çilek Mevsimi'nin şu okuduğumuz hali Burcu'nun kalemini nasıl geliştirdiğini ve her seferinde kendini nasıl aştığını bize çok net olarak kanıtlıyor.

Burcu Büyükyıldız'ın kalemini çok sevdiğimi biliyorsunuz. Hatta Bir Günah Gibi ve de Aşk Her Şeyi Affeder Mi? yorumlarını da yazının sonuna bırakacağım oradan da anlayabilirsiniz ne kadar sevdiğimi. Evet dediğim gibi kalemini çok çok seviyorum, buna ek olarak hikayeleri işleyişini ve karakterlerini de çok seviyorum. Öyle karakterler yaratıyor ki kadınlar aşık ama aciz ve de gurursuz değil, erkekler acıtsalar da öyle bir seviyorlar ki sonrasında telafi etmekle kalmıyor insanın içinin gitmesine sebep oluyorlar. Karakterlerinin duygu durum değişikliklerini bizlere öyle güzel aktarıyor ki sanki okurken o karaktere bürünüyorsunuz. Çilek Mevsimi yazarın kaleminin gücünü kanıtladığı bir roman olmuş.





"İnsan bazen birine verdiği değeri, onu kaybettiğinde anlardı. O zamana dek inkâr edilmiş her şey önemini yitirir, geriye kaybın sızısı ve dile getirilmemiş sözlerin, yaşanamamış saniyelerin pişmanlığı kalırdı."



Kitapta sağlam bir kurgu var. Sizi baştan gizeminin içerisine çekiyor. Geçmiş ve gelecek birlikte ilerliyor kitapta ve ilerlerken kendinizi hikayenin her iki zamanına da kaptırmadan edemiyorsunuz. Hatta çoğu zaman "Haaayır burada kesme!" diye isyan ettiğim oldu. Sizi o kadar içine çekiyor kurgusu.

Hem Yağız hem de Mira'nın yaşadıkları ve hissettiklerine empati kurmanız çok kolay oluyor. Mira'nın çektiği acıları içinizde hissediyorsunuz, Yağız'ın çaresizliğinde siz de boğuluyorsunuz. Ama en çok da Yağız'ın o güzel aşkını okurken kendinizden geçiyorsunuz. Yani ben geçtim açıkçası :D Çünkü adam efsane arkadaşlar. Kıskançlığı ayrı güzel, sevmesi ayrı güzel, laf arasında sevişmesi ayrı güzel :D, öfkesi ayrı güzel, şefkati ayrı güzel... Mira da benim hep en sevdiğim kadın karakterlerden olmuştur. Genelde kadın karakterleri sevmek konusunda sorun yaşarım ama Mira konusunda bunu hiç yaşamadım. Tasasız, canlı bir genç kızdan yaralı ama çok daha olgun bir kadına dönüşmesini okuyoruz biz kitapta ve bu durumları okurken Mira'ya empati duymamak ve onu sevmemek mümkün değil.



Ellerini, Mira'nın çırılçıplak sırtında aşağılara kaydırdığında, tıpkı gecenin başında olduğu gibi homurdandı. "Bu elbiseyi bana neden bir türlü göstermediğini tahmin etmem gerekirdi!" dedi parmakları kalçalarının üzerine kadar açık olan teninde sahiplenircesine gezinirken. "Bir kez daha söylüyorum! Bu elbisenin sırtı yok, Mira!"


Bir karakterimiz daha var fakat söylemiyorum bir spoiler olmasın diye. Kendisi öyle güzel tasvir edilmiş ki insanın onu kitaptan çıkarıp yiyesi geliyor. :D

Kitabı okurken kendinizi bir ağlarken bir gülerken bir içiniz giderken buluyorsunuz. Bu duygular arasındaki geçişlerin nasıl olduğunu inanın anlamış değilim bir anda kendinizi kaptırıyorsunuz kitaba ve sanki kendinizi içinde buluyorsunuz. 




Aynen Harry'nin Tom Riddle'ın günlüğüne girişi gibi diye tasvir edeyim anlayın arkadaşlar :D



Bir Günah Gibi'de aşık halini okuduğumuz Sarp'ın abi halini okumak ayrı güzeldi. Kendisi şahane bir abi tabi ki. Aynı şekilde Demir ve Burcu'yu da ebeveyn olarak okumak çok güzeldi. Demir'in edepsizliğinin de yılllar geçse de gitmemesi <3 ben :D

Daha önce okuduğunuz, neler olacağını az çok bildiğiniz bir kitabı soluksuz okuyorsanız ve bitirdiğinizde yüreğinizde sıkışma yaşıyorsanız o kitap olmuştur arkadaşlar. Çilek Mevsimi benim için böyleydi. Okurken çoğu zaman da içimden geçen düşünce "Aşk işte böyle yazılmalı!" oldu. Okumak konusunda asla tereddüt etmeyin. Çünkü kesinlikle pişman olmayacaksınız.




"Hiç... Kalp ağrısıyla uyuduğun oldu mu?" Yanan gözlerini kapattı. Onu kucağında daha sıkı sarıp, dudaklarını boynuna bastırdı. Son nefesine dek, ona olan özlemini dindiremeyeceğini biliyordu. "Her gece..." diye fısıldadı. "Senin yokluğunda her gece..."




Not:Şimdi arkadaşlar ciddi yorum kısmını geride bırakıyorum ve Yağız konusundaki hislerimi belirtmek istiyorum. Eski Çilek'teki Yağız'a aşık olduysanız bunda bittiniz benden söylemesi. Çünkü bana böyle oldu. Favorimin Demir olduğunu hep söylerim ama Yağız şuan onunla bir gidiyor öyle bir adam. Hele "Mira'm" demesi yok mu? Beni benden alıyorsun Yağızzzzz...


Not 2:Bir de şu sevişme kısımlarına değinmek istiyorum. İçinde tutku barındırmayan kitapları genelde okumamayı tercih ediyorum çünkü aşk varken tutkunun olmaması bana anlamsız geliyor. Tutkuyu yansıtmayı insanı irite etmeden yapabilen yazarlardan Burcu Büyükyıldız. Sevişmeyi duygularla birlikte yansıtıyor çünkü ve kitaplarında bunun dozunu öyle güzel ayarlıyor ki kitabın sevişme üzerine olmasını da engellemiş oluyor. Çilek Mevsimi de bunun en güzel örneğiydi. Okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız. :)





Yağız Ağa'yı hayal ederken ben temalı...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder