Daha önce blogumda yorumlarını yayınladığım Çilek Mevsimi ve Bir Günah Gibi kitaplarının şeker mi şeker yazarı Burcu Büyükyıldız benimle röportaj yapmayı kabul etti ve o kadar işinin gücünün arasında benimle dün bu röportajı yaptı. Çok keyifli bir röportaj oldu, umarım sizlerde beğenirsiniz.
Buradaki soruların bazıları benim bazıları Facebook'ta bulunan Burcu Büyükyıldız'ın Kaleminden grubunun üyelerinin sorularıdır. Bana soru göndererek bu etkinliğe katılan herkese teşekkür ederim.
Öncelikle okumadıysanız kitaplarınızı okumanızı öneriyorum ve buraya Bir Günah Gibi ve Çilek Mevsimi yorumlarımın linklerini de bırakıyorum sonra da röportajımıza geçiyorum.
Merhabalar,
öncelikle vakit ayırdığınız için teşekkürler diyerek resmi bir girişle
başlayayım:)
Ben teşekkür ederim canım :)
İlk soru
: Yazmaya nasıl başladınız, nasıl karar
verdiniz?
Aslında bu bir anda verdiğim bir karar mıydı, tam olarak
hatırlayamıyorum. Tek anımsadığım bir gün kendimi boş bir word sayfasının
karşısında bulduğum... Lise dönemlerinden beri kafamda kurgular dolanır
dururdu. Ancak bunları kaleme alışım 2012 yılına denk geliyor. O zamandan beri
de dur durak bilmeden
yazıyorum.
Demek yaratıcılığınız lise dönemine dayanıyor :D
Ailenizin, arkadaşlarınızın bu konudaki ilk görüşü nedir?
Onlar için epey şaşırtıcı olmuştu aslında. Çünkü ben gerçek hayatta pek
de romantik biri sayılmam. :D Ancak
elbette ki destekliyorlar.
O kadar
romantik kitap yazan biri için romantik olmamanız beni bayağı şaşırttı açıkçası. :D
Haha :D Evet, kesinlikle şaşırtan
bir durum... Ama ne yazık ki gerçek... Fazlasıyla eğlenceli bir hayatım var ve
bence asıl şaşırtıcı olan buna rağmen komedi yazmıyor oluşum...
Herhangi bir dönemde kaleminizden bir komedi kitabı görebilir miyiz
peki?
Komedi yazmak bambaşka bir yetenek bence... Ben duygu yoğun yazmayı
tercih ediyorum. Normal
kişiliğimden epey soyutlandığımı düşünüyorum yazarken.
Romantik olmasam da aslında duygusalımdır.
Kolay ağlarım, okuduğum, izlediğim şeylerden etkilenirim. O nedenle, yazdıklarım benim iyi olduğumu
Kolay ağlarım, okuduğum, izlediğim şeylerden etkilenirim. O nedenle, yazdıklarım benim iyi olduğumu
düşündüğüm
türe dahil oluyor. Komediyi becerebilenlere bırakmakta fayda var. :D
Hahah peki bakalım öyle olsun. :D
Sıradaki sorumuzu çok kişi sordu ya açıkçası ben de çok merak ediyorum. İlk
yazdığınız hikayenizde ana karaktere kendi adınızı vermenizin bir nedeni var mi
? Yoksa rastlantı mı ?
Aslında tamamen üşengeçlik... Rastlantısal hiçbir yanı yok. Karakterlere
isim seçmek dünyanın en zor
işi gibi gelmişti o dönemde. Hoş halen öyle
düşünüyorum. 2012 yılında Aşk Her Şeyi Affeder mi? yi
yazarken yayınlayıp
yayınlamayacağımı bilmiyordum. İsim bulamayıp, "amaan Burcu oluversin
canım,
ne güzel isim işte" demiştim kendi kendime... Sonra hikayeyi
tamamlayıp yayınlamaya başladığımda ise
değiştirmedim. Ancak hala eşimin
isminin Demir olup olmadığını soranlar oluyor. Onlara buradan bir kez
daha
sesleneyim. Eşimin ismi Demir değil, bu hikayede hayatımdan tek bir iz bile
yok. Bir de şöyle bir
gerçek var ki... Ben küçükken iki tane bebeğim vardı.
Birisinin saçları sarı, diğerininki siyahtı. İkisini de
çok seviyordum. Ama
kendimi daha mı çok seviyordum nedir? Sarı Burcu ve Kara Burcu isimlerinin
başka
bir açıklaması olamaz diye düşünüyorum. Şaka bir yana ya o zaman da
üşengeçlerin elinde
bayrak taşıyanıydım, ya da megolomandım, bilemiyorum.
İkinci olduğumu düşünenler olacaktır, ama
gerçek dostlarım bunun nedeninin ilk
söylediğim şeyden kaynaklandığını çok iyi biliyorlar. :D
İlk kitabınız için teklif geldiğinde ve basıldığında neler hissettiniz?
Teklif geldiğinde inanılmaz duygular içinde değildim. Çünkü bu durum
netleştiğinde, çok fazla kitabı çıkan
yoktu. Daha doğrusu wattpad
keşfedilmemişti. O nedenle de yayın evlerine ben kendim ilettim
taslağımı... Ve
birkaçından kabul aldım. Ancak basıldığında, o zaman da editörüm olan, yayın
evim
değiştiği halde yanımda olmaya devam eden ve ikinci kitabımı da emanet
ettiğim editörüm Canan
Hatipoğlu'na "Bu kitapları piyasadan geri
çekebiliyor muyuz?" diye sormuştum. İnanılmaz korktuğumu
hatırlıyorum. Bir
yandan da tarifsiz hisler içinde olduğumu...
İyi ki yayınevlerine iletmişsiniz. :D Hem çalışıp hem yazmayı, evlilik yürütmeyi,
evin sorumluluğunu almayı hepsini bir arada nasıl götürüyorsunuz?
İnanılmaz zor bir durum bu. Özellikle çalışıyor olmak, insanı çok
zorluyor. Bir süre ara vermiştim çalışmaya ve az da olsa yoğunluğum
hafiflemişti. Ancak şimdi yeniden başladım ve dehşete düşüren bir tempo beni
bekliyor. Ama eşim en büyük destekçim kesinlikle... Yazmam için gerekli ortamı
o bana sağlıyor.
Ne kadar mutlu o zaman size Allah sizi ayırmasın.:D Küçükken ne olmak istiyordunuz ? Yazarlık küçüklük
hayallerinizde var mıydı? Sizi ne teşvik etti bu konuda?
Kesinlikle yoktu. Benim her zaman sayısal ve analitik tarafım çok
güçlüydü. Meslek seçimlerim de her
zaman değişkendi. Maalesef çok kararsızdım
bu konuda. Bir dönem ressam olmak istediğimi
hatırlıyorum. Ancak hatırladığım
bir diğer şey de iğrenç resim yaptığımdı. Bir ara voleybolcu olacaktım.
Ama gel
gör ki inanılmaz üşengeçim. O maceram maalesef inanılmaz kısa sürdü. Spor asla
bana göre
değil. Sonra yine küçükken annem beni zorla baleye göndermişti. O
maceram ağlayarak gidiyor
olmamdan kaynaklı bir ay sürdü yalnızca. Matematik
Öğretmeni de olmak istemiştim. O da
gerçekleşmedi. Belki hatırlarsınız, eskiden
Sıcak Saatler diye bir dizi vardı. İşte o dizi yayınlandığı
sırada, Mehmet
Aslantuğ'a olan hayranlığım nedeniyle tek bir isteğim vardı. O da Savaş
Muhabiri
olmak... (Burada kahkaha serbest) Neyse işin özü, gördüğün üzere
hiçbir hayalim gerçekleşmemiş
. Kendimi İnsan Kaynakları alanında buluşumdan da
anlaşılabilir bu... Hele yazarlığı meslek haline
getirmek, bu hayallerimin de
ötesinde...
Ben de küçükken doktor olmak isterdim yazılımcı oldum oluyor böyle
şeyler. :D Kitaplarınızdaki karakterlere benzer
karakterler ile günlük hayatta hiç karşılaştınız mı?
Pek sayılmaz... Belki birkaç kişilik özelliği olabilir. Ama birebir bu
karakterim gerçek hayattan alındı
diyemem.
Yayınevinizi seçerken nelere dikkat ettiniz?
Yayın evi konusunda önemli olan benim gibi henüz bu işte çok yeni olan
bir yazar adayını, yazarın kendi
kitlesi dışında bir okur kitlesine
tanıtmasıydı. Ephesus'un da bu konuda epey başarılı olduğuna şüphe
yok.
Evet size katılıyorum kendilerini bu konuda ben de çok başarılı
buluyorum. Size göre bir kitabın başarılı olması nelere bağlıdır? Yazarken
çektiğiniz zorluklar neler oldu?
Şu yapılırsa kitap başarılı olur diyemem. Nice güzel yazılmış kitapların
istedikleri ya da hak ettikleri
başarıyı elde edemediklerini görüyoruz. Tabi
hak etmeyenlerin iyi yerler elde ettiğini de... Bu tamamen
tercih meselesi ve
çok görece... Yazarken çektiğim zorluklar çok değişken. Ne yazacağımı
bilmediğim
bir an yoktur benim. Doğaçlama yazmadığım gibi her bölümde de kurgum
bellidir. Ancak bu şekilde
gerçek bir roman yazabilir insan. Aksi takdirde bu,
gerçek bir roman olamaz... Ancak bazen ne
yazacağım belli olduğu halde
kelimelere dökemediğim çok olur. İstediğim şekilde duyguları
veremediğim... Bir
şekilde geçen bir süreç bu elbette.
Bir Günah Gibi'nin gizemli karakteri Arhavili'yi hangi hikayede göreceğiz acaba azıcık ucundan bir ipucu
verir misiniz bizlere ? :)
Arhavili'yi her hikayede göreceğiz. Ama her hikayede gizemini koruyacak.
Ta ki kendi hikayesini konu
alacak kitaba kadar... O da serinin son kitabı
olacak büyük ihtimalle.
Adı belli mi peki hikayenin ?
Hayır belli değil. Sadece kurgu ana hatlarıyla belli. Ancak sağlam bir
çalışma gerekecek. Zamanı geldiğinde, bakalım. :D
Kısmet diyelim o zaman.:D Bir Günah Gibi'de ben de şu sahnenin yeri başka
dediğiniz bir kısım var mı?
Yağmur sahnesi... Sarp'ın "İşte bak, hisset..." dediği
kısım... :)
Vuu benim de ya.:D Bir Günah Gibi çıktıktan sonra ailenizden ve
çevrenizden kitabınızı okuyanlardan gelen tepkiler ne yönde?
Her şey gayet yolunda... Güzel bir başarı yakaladığını düşünüyorum.
Sarp'ın her zaman çok fazla seveni vardı ve beni şaşırtmadılar. Beklediklerine
değdiğini görmek, her şeye bedel...
Çoğu yazar kendi yazdığı kitaplardan favori seçemez.Sizin favori
kitabınız var mi? Yoksa siz de seçemeyenlerden misiniz?
Favori seçmem çok doğru olmaz. Ancak ilklerin unutulmadığı da bir
gerçek... O nedenle iki ilk benim için çok kıymetli... İlk yazdığım hikaye olan
Aşk Her Şeyi Affeder mi? ve ilk basılı
kitabım Çilek Mevsimi... Ama gel gör ki diğerlerinde de karakterler açısından
ilklerim var. Kısaca hepsi inanılmaz özel.
Bir anneden çocuklarını seçmesini istemek gibi oldu galiba.:D Peki yazdığınız karakterlerden hangisini kendinize
yakın buluyorsunuz?
Cezayir Menekşesi'ndeki yan karakterim Emoş... :D
Ana karakterlerimin hiçbiri beni yansıtmıyor.
Çilek Mevsimi'nden sonra bir yayınevi değiştirme durumunuz oldu bu dönem
sizin için zor mu geçti?
Evet, epey zor bir dönemdi. Bir Günah Gibi'nin her satırı baştan
yazılınca ve üzerine de o süreç gelince, yorucu oldu ama geçti gitti. :)
Önümüzdeki hikayelerin kurguları belli mi şimdiden? Özellikle Papatya
Falı şuan için benim en merak ettiğim mesela. Larin'e çok üzülecek miyiz acaba
? :D
Papatya Falı ve Lila'nın kurgusu net... Ve evet azıcık üzüleceğim galiba
ona. :)
Ya olmadı ama şimdi ya. :( Yeni kitabı
ne zaman elimize alabileceğiz? Herhangi belirli bir zaman var mı?
Şimdilik
yok... Bir plan var ama netleşmeden paylaşmayayım. Önceliğimiz Çilek
Mevsimi'nin yeni baskısı çünkü...
Heh bu
konunun açıldığı iyi oldu.:D Çilek Mevsimi'nin
yeni baskısında değişik yerler okuyacak mıyız?
Kurgu
anlamında hayır... Bir farklılık olmayacak. Bunun eski halini elinde
bulunduranlara haksızlık olacağını düşünüyorum. Yalnızca kurguyu etkilemeyecek
şekilde bir iki ekleme yapma isteğim var. Onu da tamamen yeniden alacaklara
jest olarak... :)
Süper o
zaman ben de o jesti okuyacaklardan olacağım .:D Eşinizin size ilham kaynağı olduğunu biliyoruz
, peki yazdığınız bir karakteri eş olarak ister miydiniz? Ya da yakın
arkadaşınız olmasını istediğiniz bir karakteriniz var mı?
Hiçbir
karakterimi eş olarak istemezdim. :D Bana göre eşim hepsini cebinden çıkarır.
:D Ancak hepsinin arkadaşım olmasını
isterdim elbette.
Allah
bizlere de nasip etsin o zaman. :D Film ya da dizi uyarlaması teklifi gelse
bakış açınız ne olurdu? Bir dizi ya da film senaryosu yazmak ister misiniz?
Senaryo
yazabilmek apayrı bir disiplin bence. Yapabilir miyim bilmiyorum. Ben tasvir
konusunda iyi olduğumu düşünüyorum. Ancak yazdıklarımın profesyoneller
tarafından senaryolaştırılmasını isterdim elbette. :)
Kitaplarınızın
isimleri çok etkileyici bu isimler aklınıza nasıl,nereden geliyor?
Böyle
düşünüyorsanız ne mutlu. Kitapların isimlerinin kitabın içinde önemli olan bir
detayla özdeşleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Becerebildiysem daha ne isterim.
Kitaplarınızın
ikisinin de kapakları içinize sindi mi ?
Bir Günah
Gibi'nin kapağı çok içime sindi. Bana göre tam da Sarp ve Ela'yı yansıtıyor.
Kullanılan çift görselini kitap çıkmadan aylar önce seçmiştim. Ve o şekilde de
oldu... Renk ise zaten hikayemizin rengi. Çilek Mevsimi'nin yeni baskısının
kapağının da muhteşem olacağına şüphem yok. :)
Benim de
şüphem yok yayınevinizin her kapağına hayran kalıyorum zaten. :) Müzik ile aranız nasıl? Ne tür müziklerden
hoşlanırsınız?
Çok müzik
ayırt etmiyorum aslında. Yerli de dinlerim, yabancı da... Hatta bilmediğim
dillerde müzik dinlemeye ve onları kendimce, anlamsız bir şekilde seslendirmeyi
de... İspanyolca ve fransızca bilmiyorum ama bu dildeki şarkılara bayılıyorum. :D
Ben de
Hintçe çok seviyorum hiçbir kelimesini anlamasam da... :D E-book mu bildiğimiz
elimize aldığımız kitaplar mı?
Kesinlikle
kokusunu aldığımız, sayfalarını çevirdiğimiz kitaplar...
Son
sorumuz : Favori filminiz nedir ?
Kadın
Kokusu (Scent of a Woman)... :)
Ben de çok severim.:) Bu keyifli
ve samimi röportaj için teşekkür ederim.:)
Ben
teşekkür ederim. Çok keyifliydi gerçekten. :)
Not: Belki yakında başka sürprizlerimiz olabilir, blogumuzun facebook sayfasını takip etmenizi öneririm ;)
ya çok tattlıış
YanıtlaSilTeşekkürler <3
Sil