27 Mayıs 2015 Çarşamba

Burcu Büyükyıldız Röportajı



Daha önce blogumda yorumlarını yayınladığım Çilek Mevsimi ve Bir Günah Gibi kitaplarının şeker mi şeker yazarı Burcu Büyükyıldız benimle röportaj yapmayı kabul etti ve o kadar işinin gücünün arasında benimle dün bu röportajı yaptı. Çok keyifli bir röportaj oldu, umarım sizlerde beğenirsiniz.

Buradaki soruların bazıları benim bazıları Facebook'ta bulunan Burcu Büyükyıldız'ın Kaleminden grubunun üyelerinin sorularıdır. Bana soru göndererek bu etkinliğe katılan herkese teşekkür ederim.

Öncelikle okumadıysanız kitaplarınızı okumanızı öneriyorum ve buraya Bir Günah Gibi ve Çilek Mevsimi yorumlarımın linklerini de bırakıyorum sonra da röportajımıza geçiyorum.







      Merhabalar, öncelikle vakit ayırdığınız için teşekkürler diyerek resmi bir girişle başlayayım:)

Ben teşekkür ederim canım :)



   İlk soru :  Yazmaya nasıl başladınız, nasıl karar verdiniz?

Aslında bu bir anda verdiğim bir karar mıydı, tam olarak hatırlayamıyorum. Tek anımsadığım bir gün kendimi boş bir word sayfasının karşısında bulduğum... Lise dönemlerinden beri kafamda kurgular dolanır 
dururdu. Ancak bunları kaleme alışım 2012 yılına denk geliyor. O zamandan beri de dur durak bilmeden 
yazıyorum.



Demek yaratıcılığınız lise dönemine dayanıyor :D Ailenizin, arkadaşlarınızın bu konudaki ilk görüşü nedir?

Onlar için epey şaşırtıcı olmuştu aslında. Çünkü ben gerçek hayatta pek de romantik biri sayılmam. :D Ancak
 elbette ki destekliyorlar.



       O kadar romantik kitap yazan biri için romantik olmamanız beni bayağı şaşırttı açıkçası. :D

          Haha :D  Evet, kesinlikle şaşırtan bir durum... Ama ne yazık ki gerçek... Fazlasıyla eğlenceli bir hayatım var ve
 bence asıl şaşırtıcı olan buna rağmen komedi yazmıyor oluşum...



Herhangi bir dönemde kaleminizden bir komedi kitabı görebilir miyiz peki?

Komedi yazmak bambaşka bir yetenek bence... Ben duygu yoğun yazmayı tercih ediyorum. Normal 
kişiliğimden epey soyutlandığımı düşünüyorum yazarken. Romantik olmasam da aslında duygusalımdır.
 Kolay ağlarım, okuduğum, izlediğim şeylerden etkilenirim. O nedenle, yazdıklarım benim iyi olduğumu 
düşündüğüm türe dahil oluyor. Komediyi becerebilenlere bırakmakta fayda var. :D




Hahah peki bakalım öyle olsun. :D Sıradaki sorumuzu çok kişi sordu ya açıkçası ben de çok merak ediyorum. İlk yazdığınız hikayenizde ana karaktere kendi adınızı vermenizin bir nedeni var mi ? Yoksa rastlantı mı ?


Aslında tamamen üşengeçlik... Rastlantısal hiçbir yanı yok. Karakterlere isim seçmek dünyanın en zor
işi gibi gelmişti o dönemde. Hoş halen öyle düşünüyorum. 2012 yılında Aşk Her Şeyi Affeder mi? yi
yazarken yayınlayıp yayınlamayacağımı bilmiyordum. İsim bulamayıp, "amaan Burcu oluversin canım, 
ne güzel isim işte" demiştim kendi kendime... Sonra hikayeyi tamamlayıp yayınlamaya başladığımda ise
değiştirmedim. Ancak hala eşimin isminin Demir olup olmadığını soranlar oluyor. Onlara buradan bir kez
 daha sesleneyim. Eşimin ismi Demir değil, bu hikayede hayatımdan tek bir iz bile yok. Bir de şöyle bir
gerçek var ki... Ben küçükken iki tane bebeğim vardı. Birisinin saçları sarı, diğerininki siyahtı. İkisini de
 çok seviyordum. Ama kendimi daha mı çok seviyordum nedir? Sarı Burcu ve Kara Burcu isimlerinin
 başka bir açıklaması olamaz diye düşünüyorum. Şaka bir yana ya o zaman da üşengeçlerin elinde
 bayrak taşıyanıydım, ya da megolomandım, bilemiyorum. İkinci olduğumu düşünenler olacaktır, ama
 gerçek dostlarım bunun nedeninin ilk söylediğim şeyden kaynaklandığını çok iyi biliyorlar. :D



İlk kitabınız için teklif geldiğinde ve basıldığında neler hissettiniz?

Teklif geldiğinde inanılmaz duygular içinde değildim. Çünkü bu durum netleştiğinde, çok fazla kitabı çıkan
 yoktu. Daha doğrusu wattpad keşfedilmemişti. O nedenle de yayın evlerine ben kendim ilettim
 taslağımı... Ve birkaçından kabul aldım. Ancak basıldığında, o zaman da editörüm olan, yayın evim
 değiştiği halde yanımda olmaya devam eden ve ikinci kitabımı da emanet ettiğim editörüm Canan
 Hatipoğlu'na "Bu kitapları piyasadan geri çekebiliyor muyuz?" diye sormuştum. İnanılmaz korktuğumu
 hatırlıyorum. Bir yandan da tarifsiz hisler içinde olduğumu...




İyi ki yayınevlerine iletmişsiniz. :D  Hem çalışıp hem yazmayı, evlilik yürütmeyi, evin sorumluluğunu almayı hepsini bir arada nasıl götürüyorsunuz?

İnanılmaz zor bir durum bu. Özellikle çalışıyor olmak, insanı çok zorluyor. Bir süre ara vermiştim çalışmaya ve az da olsa yoğunluğum hafiflemişti. Ancak şimdi yeniden başladım ve dehşete düşüren bir tempo beni bekliyor. Ama eşim en büyük destekçim kesinlikle... Yazmam için gerekli ortamı o bana sağlıyor.



Ne kadar mutlu o zaman size Allah sizi ayırmasın.:D Küçükken ne olmak istiyordunuz ? Yazarlık küçüklük hayallerinizde var mıydı? Sizi ne teşvik etti bu konuda?

Kesinlikle yoktu. Benim her zaman sayısal ve analitik tarafım çok güçlüydü. Meslek seçimlerim de her
 zaman değişkendi. Maalesef çok kararsızdım bu konuda. Bir dönem ressam olmak istediğimi 
hatırlıyorum. Ancak hatırladığım bir diğer şey de iğrenç resim yaptığımdı. Bir ara voleybolcu olacaktım. 
Ama gel gör ki inanılmaz üşengeçim. O maceram maalesef inanılmaz kısa sürdü. Spor asla bana göre
 değil. Sonra yine küçükken annem beni zorla baleye göndermişti. O maceram ağlayarak gidiyor
 olmamdan kaynaklı bir ay sürdü yalnızca. Matematik Öğretmeni de olmak istemiştim. O da
 gerçekleşmedi. Belki hatırlarsınız, eskiden Sıcak Saatler diye bir dizi vardı. İşte o dizi yayınlandığı
 sırada, Mehmet Aslantuğ'a olan hayranlığım nedeniyle tek bir isteğim vardı. O da Savaş Muhabiri
 olmak... (Burada kahkaha serbest) Neyse işin özü, gördüğün üzere hiçbir hayalim gerçekleşmemiş
. Kendimi İnsan Kaynakları alanında buluşumdan da anlaşılabilir bu... Hele yazarlığı meslek haline
 getirmek, bu hayallerimin de ötesinde...



Ben de küçükken doktor olmak isterdim yazılımcı oldum oluyor böyle şeyler. :D Kitaplarınızdaki karakterlere benzer karakterler ile günlük hayatta hiç karşılaştınız mı?

Pek sayılmaz... Belki birkaç kişilik özelliği olabilir. Ama birebir bu karakterim gerçek hayattan alındı
 diyemem.



Yayınevinizi seçerken nelere dikkat ettiniz?

Yayın evi konusunda önemli olan benim gibi henüz bu işte çok yeni olan bir yazar adayını, yazarın kendi
 kitlesi dışında bir okur kitlesine tanıtmasıydı. Ephesus'un da bu konuda epey başarılı olduğuna şüphe
 yok.



Evet size katılıyorum kendilerini bu konuda ben de çok başarılı buluyorum. Size göre bir kitabın başarılı olması nelere bağlıdır? Yazarken çektiğiniz zorluklar neler oldu?

Şu yapılırsa kitap başarılı olur diyemem. Nice güzel yazılmış kitapların istedikleri ya da hak ettikleri
 başarıyı elde edemediklerini görüyoruz. Tabi hak etmeyenlerin iyi yerler elde ettiğini de... Bu tamamen
 tercih meselesi ve çok görece... Yazarken çektiğim zorluklar çok değişken. Ne yazacağımı bilmediğim
 bir an yoktur benim. Doğaçlama yazmadığım gibi her bölümde de kurgum bellidir. Ancak bu şekilde
 gerçek bir roman yazabilir insan. Aksi takdirde bu, gerçek bir roman olamaz... Ancak bazen ne
 yazacağım belli olduğu halde kelimelere dökemediğim çok olur. İstediğim şekilde duyguları
 veremediğim... Bir şekilde geçen bir süreç bu elbette.



Bir Günah Gibi'nin gizemli karakteri Arhavili'yi hangi hikayede göreceğiz acaba azıcık ucundan bir ipucu
 verir misiniz bizlere ? :)

Arhavili'yi her hikayede göreceğiz. Ama her hikayede gizemini koruyacak. Ta ki kendi hikayesini konu
 alacak kitaba kadar... O da serinin son kitabı olacak büyük ihtimalle.



Adı belli mi peki hikayenin ?

Hayır belli değil. Sadece kurgu ana hatlarıyla belli. Ancak sağlam bir çalışma gerekecek. Zamanı geldiğinde, bakalım. :D



Kısmet diyelim o zaman.:D  Bir Günah Gibi'de ben de şu sahnenin yeri başka dediğiniz bir kısım var mı?

Yağmur sahnesi... Sarp'ın "İşte bak, hisset..." dediği kısım... :)



Vuu benim de ya.:D Bir Günah Gibi çıktıktan sonra ailenizden ve çevrenizden kitabınızı okuyanlardan gelen tepkiler ne yönde?

Her şey gayet yolunda... Güzel bir başarı yakaladığını düşünüyorum. Sarp'ın her zaman çok fazla seveni vardı ve beni şaşırtmadılar. Beklediklerine değdiğini görmek, her şeye bedel...



Çoğu yazar kendi yazdığı kitaplardan favori seçemez.Sizin favori kitabınız var mi? Yoksa siz de seçemeyenlerden misiniz?


Favori seçmem çok doğru olmaz. Ancak ilklerin unutulmadığı da bir gerçek... O nedenle iki ilk benim için çok kıymetli... İlk yazdığım hikaye olan Aşk Her Şeyi Affeder mi?  ve ilk basılı kitabım Çilek Mevsimi... Ama gel gör ki diğerlerinde de karakterler açısından ilklerim var. Kısaca hepsi inanılmaz özel.



Bir anneden çocuklarını seçmesini istemek gibi oldu galiba.:D Peki yazdığınız karakterlerden hangisini kendinize yakın buluyorsunuz?

Cezayir Menekşesi'ndeki yan karakterim Emoş... :D Ana karakterlerimin hiçbiri beni yansıtmıyor.



Çilek Mevsimi'nden sonra bir yayınevi değiştirme durumunuz oldu bu dönem sizin için zor mu geçti?

Evet, epey zor bir dönemdi. Bir Günah Gibi'nin her satırı baştan yazılınca ve üzerine de o süreç gelince, yorucu oldu ama geçti gitti. :)



Önümüzdeki hikayelerin kurguları belli mi şimdiden? Özellikle Papatya Falı şuan için benim en merak ettiğim mesela. Larin'e çok üzülecek miyiz acaba ? :D

Papatya Falı ve Lila'nın kurgusu net... Ve evet azıcık üzüleceğim galiba ona. :)



Ya olmadı ama şimdi ya. :(  Yeni kitabı ne zaman elimize alabileceğiz? Herhangi belirli bir zaman var mı?

Şimdilik yok... Bir plan var ama netleşmeden paylaşmayayım. Önceliğimiz Çilek Mevsimi'nin yeni baskısı çünkü...



Heh bu konunun açıldığı iyi oldu.:D Çilek Mevsimi'nin yeni baskısında değişik yerler okuyacak mıyız?

Kurgu anlamında hayır... Bir farklılık olmayacak. Bunun eski halini elinde bulunduranlara haksızlık olacağını düşünüyorum. Yalnızca kurguyu etkilemeyecek şekilde bir iki ekleme yapma isteğim var. Onu da tamamen yeniden alacaklara jest olarak... :)



Süper o zaman ben de o jesti okuyacaklardan olacağım .:D  Eşinizin size ilham kaynağı olduğunu biliyoruz , peki yazdığınız bir karakteri eş olarak ister miydiniz? Ya da yakın arkadaşınız olmasını istediğiniz bir karakteriniz var mı?

Hiçbir karakterimi eş olarak istemezdim. :D Bana göre eşim hepsini cebinden çıkarır. :D  Ancak hepsinin arkadaşım olmasını isterdim elbette.



Allah bizlere de nasip etsin o zaman. :D Film ya da dizi uyarlaması teklifi gelse bakış açınız ne olurdu? Bir dizi ya da film senaryosu yazmak ister misiniz?

Senaryo yazabilmek apayrı bir disiplin bence. Yapabilir miyim bilmiyorum. Ben tasvir konusunda iyi olduğumu düşünüyorum. Ancak yazdıklarımın profesyoneller tarafından senaryolaştırılmasını isterdim elbette. :)



Kitaplarınızın isimleri çok etkileyici bu isimler aklınıza nasıl,nereden geliyor?

Böyle düşünüyorsanız ne mutlu. Kitapların isimlerinin kitabın içinde önemli olan bir detayla özdeşleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Becerebildiysem daha ne isterim.



Kitaplarınızın ikisinin de kapakları içinize sindi mi ?

Bir Günah Gibi'nin kapağı çok içime sindi. Bana göre tam da Sarp ve Ela'yı yansıtıyor. Kullanılan çift görselini kitap çıkmadan aylar önce seçmiştim. Ve o şekilde de oldu... Renk ise zaten hikayemizin rengi. Çilek Mevsimi'nin yeni baskısının kapağının da muhteşem olacağına şüphem yok. :)



Benim de şüphem yok yayınevinizin her kapağına hayran kalıyorum zaten. :) Müzik ile aranız nasıl? Ne tür müziklerden hoşlanırsınız?

Çok müzik ayırt etmiyorum aslında. Yerli de dinlerim, yabancı da... Hatta bilmediğim dillerde müzik dinlemeye ve onları kendimce, anlamsız bir şekilde seslendirmeyi de... İspanyolca ve fransızca bilmiyorum ama bu dildeki şarkılara bayılıyorum. :D



Ben de Hintçe çok seviyorum hiçbir kelimesini anlamasam da... :D E-book mu bildiğimiz elimize aldığımız kitaplar mı?

Kesinlikle kokusunu aldığımız, sayfalarını çevirdiğimiz kitaplar...



Son sorumuz : Favori filminiz nedir ?

Kadın Kokusu (Scent of a Woman)... :)



Ben de çok severim.:)  Bu keyifli ve samimi röportaj için teşekkür ederim.:)

Ben teşekkür ederim. Çok keyifliydi gerçekten. :)





Not: Belki yakında başka sürprizlerimiz olabilir, blogumuzun facebook sayfasını takip etmenizi öneririm ;)








2 yorum: